Nur Baba

Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Nur Baba romanının çözümleme

Yozlaşan manevi kurumların romanı:

1-Romana ait bilgiler;

1914-1915 senelerinde yazılmış, 1921’de Akşam gazetesinde tefrikasına başlanmış, fakat toplumun bazı kesimlerinden gelen tepkiler üzerine tefrika yarıda kalmıştır. 1922’de kitap halinde yayımlanan roman, yine tepkilerle karşılanmıştır. Zamanının en çok satan romanı olmuştur. 256 sayfadır. Hakkında olumlu ve olumsuz görüşler ileri sürülen ‘Nur Baba’ romanı sinemaya uyarlanmak istenmiş, bu defa da film seti basılarak filmin çekilmesine engel olunmak istenmiştir. 1922 yılında Muhsin ERTUĞRUL tarafından filme çekilmiştir. Toplumun değişik kesimlerinde ve edebiyat adamlarında akis uyandırmıştır.

2-Romanın ismine ait bilgiler;

Romana konu Nur Baba tekkesi; 17.yüzyılda kurulduğu sanılan bir Bektaşi tekkesidir. Karacaahmet Sultanın himayelerindedir. Özellikle 1800’lü yılların sonlarından itibaren 1925 de kapatılana dek İstanbul’un sosyal hayatında çok büyük rol oynamıştır. Faaliyette olduğu dönemde birçok meşhur politikacı ve sanatçı bu tekkenin müritlerindendi. Özellikle zamanın İstanbul sosyetesinin devam ettiği bir tekke idi. Günümüzde tekke binası Üsküdar Kısıklı’da bulunan Emniyet Mahallesi Nur Baba Caddesi Emniyet sokağındadır. Dönemin sosyal hayatında önemli etkisi olduğundan başta Yakup Kadri Karaosmanoğlu olmak üzere birçok yazarın eserlerine konu olmuştur. (“Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması”, 30 Kasım 1925 tarihinde kabul edilip 13 Aralık 1925 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren 677 sayılı kanun ile uygulamaya konmuş bir Atatürk Devrimi’dir.)

3-Konusu: Romanda anlatılan bir Bektaşi tekkesidir. Nur Baba’nın kadınlara olan zaaflığı ve Nigar Hanım’a olan aşkı romanın ana temasını oluşturur.

 4-Mekân: İstanbul’un yedi tepesinden birinde kurulmuş olan bir Bektaşi tekkesidir.

 5-Zaman: Sultan Abdülaziz Dönemi (1861-1876)

 6-Kişiler Kadrosu:

AFİF BABA: Tekkenin son şeyhidir. Mürşitlerinden (doğru yolu gösteren) devraldığı tekkeyi Bektaşiliğin âdab ve muaşeretince yaşatmaya çalışmaktadır.

CELİL BACI: Arif Babanın genç eşidir.

NURİ: Arif Babanın İran ve Turan’a yaptığı seyahatlerin birinde alıp getirdiği mürididir. Nur Baba olacaktır.

NUR BABA: Romanın 1. karakteridir. Romanın baş karakteridir. Kaderin kendisini sürüklediği bir hayatın öznesi olmayı becermiştir. Bir çocuk olarak girdiği tekkede yıllara sonra mürşitliği ele geçirmiş, şeyhinin karısından başlayarak ne kadar akarı ve mülkü varsa elde etmiştir. Uzun ve karışık sakalı, derinden bakan gözleri, on iki boğumlu sarığı ve uzun cübbesiyle bu dünya ile öteki dünya arasında yolcu taşıyan uhrevi bir simsara benzemektedir.

ZİBA HANIM: Abdülaziz döneminin önemli sosyal figürlerinden ve yalısında yaptığı işret âlemleriyle tanınan Sefa Efendinin kızıdır. Bir davette karşılaştığı Nuri’ye hitaben yarı cezbe halinde “Nur Baba” diye hitap etmesi bu ihtiraslı mürşidin artık bu adla tanınmasına sebebiyet verir. Bir bakıma Nur Baba’yı “yaratan” odur. Boğaziçi masalının prensesidir. Babasının kızıdır. Şehvetine düşkündür. Yeğeni Nigâr Hanımı Nur babaya meze yapar. Tutkularını besleyecek yeni heyecanlar arar. Teninin ihtirasları söndüğü bir devirde ruhunun heyecanlarına yönelir, dergâhtan ayrılarak kumar ve ticaret işlerine girer.

NİGÂR HANIM: Romanın 2. karakteridir. Madrid elçisi Eşref Paşanın karısı ve Ziba Hanımın yeğeni. Sefa Efendinin torunudur.

7-Olay Örgüsü:

İstanbul’un yedi tepesinden birinde kurulmuş olan bir Bektaşi tekkesinin son şeyhi Arif Baba mürşitlerinden devraldığı tekkeyi Bektaşiliğin âdab ve muaşeretince yaşatmaya çalışmaktadır. Yanında Celile Bacı adında genç eşi ve Anadolu’dan getirdiği Nuri adlı delikanlı müridi vardır. Arif Babanın ölmesiyle birlikte tekkenin başına Nuri geçer. Bu ihtiraslı genç kısa zamanda tekkenin mutlak hakimi olur. Kısa bir süre sonra kucağında büyüdüğü Celile Bacı ile nikâhlanır. Artık hem manevi hem de dünyevi olarak tekkenin tek hâkimi olur. Abdülaziz döneminin önemli sosyal figürlerinden biri olan ve yalısında yaptığı işret âlemleriyle tanınan Sefa Efendinin kızı Ziba Hanımın bir davette karşılaştığı Nuri’ye hitaben yarı cezbe halinde “Nur Baba” diye hitap etmesi bu ihtiraslı mürşidin artık bu adla tanınmasına sebebiyet verir.

Nur Babanın irşat (doğru yolu gösterme) makamına çıkmasıyla birlikte tekke her tür işretin yozlaşmış bir kurumu olur. Tekkede işret, dem, fuhuş alıp başını gider. Nasibe Hanım ile Hamdi Bey bu mekânı rahatça buluşup sevişebilmek için kullanmaktadır. Nur Baba, Celile Bacıdan sonra Ziba Hanımı cariyeleri arasına katar. Nur Baba, tekkeyi tutkuları ve ihtirasları için kullanır. Çevresindeki birçok kadınla yetinmeyen bu sıra dışı mürşit, görüp beğendiği iyi aile kızlarını, evli kadınları irşat etmek ve el vermek gibi sudan bahanelerle ve müritlerinin yardımıyla ağına düşürmekte tam bir bohem hayatı (başıboş yaşam) sürdürmektedir.

             Son olarak Madrid elçisi Eşref Paşanın karısı ve Ziba Hanımın yeğeni Nigâr Hanımı bir vesile ile görür ve beğenir. Bundan sonra bu kadını elde etmenin yollarını arar, planlar kurar. Bu işi Ziba Hanıma havale eder. Ziba Hanım başlangıçta bu isteğe şiddetle karşı çıkar ancak yaradılışındaki hafifliği nedeniyle bu görevi yerine getirir. Nigâr Hanım çeşitli bahane ve şeytanca planlarla tekkeye getirilir. Sahte ve düzenbaz şeyhin sözde irşat dairesine, gerçekte haremine girecektir. Nigâr Hanım bir ayinle Bektaşiliğe ilk adımını atar, artık Nuri Babanın müritlerinden biri olur. Birbirini takip eden buluşmalar ve hafif yollu sevişmelerden sonra Nur Baba ile eski gözdelerinin birinin evinde sevişmeye başlarlar. Bütün bir yaz bu ilişki sürer. Sonunda Nigâr Hanım; kocasını, çocuklarını ve annesini terk ederek tekkeye yerleşir.

Roman zamandizinsel açıdan beş altı yıllık bir atlama ile devam eder.

Nigâr Hanım, beş altı yıldır bulunduğu bu tekkede yorucu bir hayat sürmüştür. Sabahlara kadar süren işret âlemleri, içki ve uykusuzluk onu zamanından önce çökertmiş, yaşlandırmıştır. Bu arada uyuşturucuya alışmıştır. Artık Nur Baba, Nigâr Hanımı bir cinsel obje olarak görmekten öte bir değer vermemiştir. Artık Nur Babanın yeni gözdesi on beş on altı yaşlarında körpe Süheylâ’dır. Sofra başında ve dem sırasında Nur Babaya hizmet eden sadece bu genç bedendir.

Nigâr Hanım, devrin öteki romanlarında görüldüğü gibi bir hayata çıkmak, sınıf atlamak arzusuyla kendinden çok şey veren karakterlerden ayrılır. Bir yere çıkmak yerine bir yere düşmüştür. Eşref Paşanın karısı bulunduğu yüksek mevkiden Bektaşi tekkesinin uzun kirli sakallı şeyhinin kucağına düşer. Kapısına hizmetçi olarak almayacağı kadınlarla onur kırıcı bir hayat sürer. Düşe düşe tekkenin emektar hizmetçisi Çınarî’nin ellerine düşer.

Nur Baba romanı esasında yazar Yakup Kadri’nin gençliğinde Yahya Kemal ile birlikte bir süre devam ettiği bir Bektaşi dergâhındaki gözlemlerinin ürünüdür.

 Yakup Kadri toplumumuzda birbiri ardına çöken kurumlarımızın eleştirisini yapmayı seven bir yazardır.

Kiralık Konak romanın da; çöken aile kurumunu,

Sodom ve Gomore romanın da; bozulan ahlâkı,

Yaban romanın da; çürümüş ve yozlaşmış aydın zihniyetini,

Nur Baba romanın da; bir zamanlar toplumumuza büyük hizmetleri olmuş, hem dinsel hem de sosyal bakımdan büyük boşluğu doldurmuş,  zaman içerisinde yozlaşıp birer günah ve işret mekânları haline gelmiş tekke ve dergâhları eleştirmiştir.

 Nur Baba romanın da; gerçek bir Bektaşi dergâhında erkân ve adabından eser yoktur. Roman da; örneği verilen tekke kötü bir numunedir.

 Anadolu’nun Türkleşmesinde ve İslâmlaşmasında büyük önem taşıyan tekkeler zamanla işlevini yitirip yozlaşan ve artık toplum için zararlı hale gelen dergâh, zaviye ve tekkelerin geldiği son durumu irdeleyen bir romandır.

 Yakup Kadri’nin romanlarında ki kadınlar tutkularına mağlup olan karakterlerdir. Yakup Kadri toplumun direğini aile, ailenin direğini de kadın olarak kabul eder. Bu bakımdan onun bütün romanlarında yozlaşmanın, çöküşün, ahlaksızlığın baş aktörü kadın karakterlerdir. Kadınların hafifliği ailenin kaderini belirler.

Kaynakça;

1- Nur Baba, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 21.Baskı/2016, İletişim Yayınları

2-Prof.Dr.Ali İhsan Kolcu, Millî Edebiyat 2 Nesir, 7.Baskı/2016, Salkımsöğüt Yayınevi

3-Prof.Dr.Nurullah Çetin, Roman Çözümleme Yöntemi, 14.Baskı/2015, AKÇAĞ

Yorum bırakın